İnsanın kişilik gelişimi bütün yaşamı boyunca devam etse de esas temelinin çocukluk döneminde atıldığı herkes tarafından kabullenilmiş bir gerçektir. Bu noktada ebeveynlerin ya da bakım veren kişilerin çocuk ile etkileşimi, çocuk ile aralarındaki ilişkinin yapısı, aile tutumları gibi hayati öneme sahip etkenlerin, çocuğun yetişkinlikteki sosyal ilişkisini, kişiler arası iletişimini, dış dünyayı anlama biçimini ve çocuğun iç dünyası ile alakalı birden fazla durumunu etkilemektedir. Burada bahsi geçen bilimsel gerçekler ışığında şunu diyebiliriz ki;
Çocuğun davranışsal veya duygusal problemlerini ele alırken, aileyi bu süreçten bağımsız düşünemeyiz. Biliyoruz ki ailenin yaşadığı problemler, çocukları doğrudan ya da dolaylı yoldan etkileyebiliyor. Benzer şekilde çocuğun yaşadığı problemler de aileyi etkileyebiliyor. Bu yüzden çocuğun yaşadığı problem değerlendirilirken aileyi ve problemin çözümüne katkı sağlayabilecek yakın çevreyi (bakıcı, öğretmen gibi sosyal çevresinde yer alan kişileri) bu sürecin içine dahil etmek büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenle aile terapisine çocuğun katılımı kadar sosyal çevresinde yer alan kişilerin katılımı da çok önemlidir. Ancak bu yolla aile içi kaliteli iletişimi , yaşanan çatışmaların nedenleri ile ilgili farkındalığımızı artırarak çözüme ulaşabiliriz.
- Çocuk Odaklı Aile Terapisine Hangi Durumlarda Başvurmalıyız ?
- Aile içi çatışmalar, aile içi şiddet vs. yaşandığında
- Aile bireylerinden biri bile herhangi bir travma yaşadığında
- Çocuğun okulda yaşadığı düşünülen problemlerde
- Aile bireylerinden biri fizyolojik ya da psikolojik bir rahatsızlık yaşadığında
Bir problem meydana gelmeden, aileler sorun yaşayabileceklerini düşündükleri (okul, değişikliği, şehir değişikliği, aileye yeni bir üye katılacağı zaman , anne baba boşanma süreci öncesi gibi ) durumlarda tedbir amaçlı çocuk odaklı aile terapisine başvurulabilir.